31 Mayıs 2010 Pazartesi

KİTAP MI? FİLM Mİ?



Dün akşam msn ’de Merveyle kitaplardan uyarlama filmleri konuşurken Merve ‘kitap daha iyidir’ deyip kapadı konuyu ama ben bugünkü yazımı bunun üzerine yazacağım düşüncesine daldığım için pek üstelemedim. Aslında bence böyle bir genelleme yapmak çok zor çünkü bazı filmler var ki kitabına kıyasla fevkalade güzellikte ama bazıları da bir dakikası dahi izlenmeyecek boyutta kötü olabilmekte. Tabi ki bir kitabı okumak insana daha çok şey öğretecek, işlenen duyguları daha iyi anlatacaktır ama filmdeki görselliği de kitaplarda vermek mümkün değildir. Mesela bir Stephen King romanını okuduğunuzda gerilimi parmak uçarınıza kadar hissedersiniz fakat senaryosunu yaptığı veya kitaplarından uyarlanan filmler konusunda aynı övgüde bulanamayacağım. Eğer bir Stephen King imzalı film görürseniz kaçın… Ama buna karşılık Sergio Leone’nin yönettiği ve yaklaşık üç buçuk-dört saate varan bir film olan Bir Zamanlar Amerika (Once Upon A Time in America) filmi, uyarlanan kitabı (yüz karası) kadar fevkalade bir sanat eseridir. Bu romanı bana lise yıllarında arda önermişti ve ben dahi, arlarında Serdar da olan iki arkadaşım, yaklaşık dört yüz sayfa olan bu romanı bir hafta içinde bitirmişizdir. Filmi ( Bir Zamanlar Amerika) zaten üzerinde sayfalarca yazı yazılacak kadar başarılıdır, baş rolünde Robert de Niro nun olması ayrı bir keyif tabi ki ama film yönetmeninden ötürü çok başarılı, keyifli bir filmdir... Dr. Hannibal Lecter maceraları kitapta o kadar sükse yaratmamıştır fakat konu senaristlerin eline geçmesiyle fevkalade bir film ortaya çıkmıştır. Tabi ki bu filmin başarısında Sir. Anthony Hopkins in büyük katkısı var ama Hannibal ı, Sir. Ridley Scott profesyonellikle çekilmesiyle, film büyük başarılar kazanmıştır . Filmdeki oyuncuların oyunu ve yönetmenin filmi büyük ustalıkla meydana getirip layıkıyla bir gerilim filmi yaratması ve bu gerilim filmini izlerken koltuklarınıza çakılmanız kitapta pek rastlamayacağınız bir şeydir bence… Tabi ki böyle bir konudan bahsedip de Yüzüklerin Efendisinden bahsetmesem çok büyük ayıp etmiş olurum… İlk kitabını (Yüzük Kardeşliği) okuduğumda gerçekten etkilenmiştim. Karakterler, bahsedilen konular büyüleyiciydi, yazarın( john Ronald Reuel Tolkien) dili fevkalade akıcı ve okuduğunuzda kendinizi adeta başka bir evrendeymişsiniz gibi hissettiriyor gerçekten… Tabi bunu büyük bir hararetle ikinci ve üçüncü kitaplar izledi. Çok geçmeden ilk filmi izledim (The Lord of the Rings : The Fellowship of the Ring), kitaptan ne kadar etkilediysem filmden de aynı seviyede etkilendim. Mekan kullanımı, kıyafetler, oyuncuların oyunculuğu, replikler… Fevkalade… Bu başarı aynı şekilde ikinci ve üçüncü filmde de korundu ki biz çocuklarla bir gün oturup tümünü bir günde izlemeye çalıştık, aslında zaman azlığından başaramadık ama üçünü de ard arda izlemek mümkündür bence. Denedim oradan biliyorum… Neyse ciddi olalım…
Bu konuya daha o kadar çok örnek verilebilir (Dövüş Klubü (Fight Club), James Bond filmleri, The Godfather, Dokuzuncu Kapı (The Ninth Gate)…), bu yazı uzayıp gider ama bunun bence bir genellemesi yoktur. Bazen kitap çok iyi olur, bazen film, bazen her ikisi iyi, bazen her ikisi kötü, bunlar bence çeken, yazan ve oynayan kişilere göre değişir….
4.12.2009

Hiç yorum yok: